Yaşamın Ezgisi
“Edebiyat hiç 20. yüzyıldaki kadar felsefi olmamıştı” der Fransız filozof Merleau-Ponty. Kuşkusuz bunun sebebi, filozofların bu çağda edebiyata daha önce göstermedikleri bir ilgi göstermiş olmaları. Öte yandan, Proust, Kafka ya da Musil gibi son yüzyılın büyük yazarlarından farklı olarak Faulkner, bugüne değin bütünlüklü bir felsefi yorumlamaya hiç vesile olmamıştı. Muhtemelen eserleri fikirlerle teorilerin altında radikal bir içkinlik zemininde yayıldığı için böyleydi.
Bu zeminde yalnızca çıplak, “suskunluğunu koruyan” tecrübe vardır; ama tecrübe suskunluğunu korusa da yazar bunu ezgiye çıkarmaktan vazgeçmez.
Varlıkları ve durumları kateden Faulkner edebiyatının amacı, şeylerin ta kendilerine dönmek, dünyanın gözlerimizin önündeki doğuşunu göstermek ve böylece bizleri bu dünyanın içine daldırmaktır. Bu edebiyat işte bu yönü dolayısıyla baştan sona fenomenolojiktir. Yeri geldiğinde filozof, romandaki bu evreni, Valéry’nin peşinden keşfe çıkabilir, okuyabilir ve kavrayabilir. Şöyle diyordu Valéry: “Roman, şeylerle insanları tam olarak sıradan bakışın gözünden görür.”
Fenomenolojiden ilham alan bu okuma, Faulkner’i türlü biçimlerdeki edebi eleştirilerin gösterdiğinden başka şekilde okumakla yetinmez. Sözü, fenomenolog sıfatıyla yazara bırakır. Öyle ki bu kitapta Claude Romano’ya rehberlik eden soru “Fenomenoloji Faulkner’in eserine ne katar?” değildir. Daha ziyade “Faulkner okumaları fenomenolojiye ne katar?” sorusudur.
-
%35 indirim299,00 TL194,35 TL
-
%35 indirim299,00 TL194,35 TL
-
%35 indirim289,00 TL187,85 TL
-
%35 indirim229,00 TL148,85 TL
-
%35 indirim209,00 TL135,85 TL
-
%35 indirim201,00 TL130,65 TL
-
%35 indirim195,00 TL126,75 TL
-
%35 indirim163,00 TL105,95 TL
-
%35 indirim99,00 TL64,35 TL
-
%35 indirim69,00 TL44,85 TL